Ä°nsanların ve toplumların “Kara Gün”leri vardır… O kara günler, ilk yıllarda bir matem havasında hatırlanır, yıllar geçtikçe o acı azalır ve O Kara Günlerin yıldönümleri bir anma gününe dönüÅŸür.
Bizde de öyle oldu… Türk Milletinin kara günlerinden birisi olan 10 Kasım 1938 den sonra her 10 Kasım bir yas günü olarak yaÅŸandı; Sinemalar, tiyatrolar açılmadı, gazeteler siyah manÅŸetle çıktı, insanlar törenlere koyu renkli elbiselerle geldi, “Atam sen kalkta, ben yatam” tarzı ÅŸiirler okundu… 1980’li yıllardan sonra 10 Kasımlar “Atatürk’ü Anma Günü”ne dönüÅŸtü…
KeÅŸke , 10 Kasımları yapmacık törenlerle matem havasında geçireceÄŸimize;
11.Kasım.1938’den sonra O’nun izinden gidebilseydik. “Atam Ä°zindeyiz” derken “Ä°zin” de olmasaydık… Gardrop AtatürkçülüÄŸü yapacağımıza, O’nu tanısak ve tanıtabilseydik gençlerimize… Büstleriyle donatacağımıza her yeri, beyinlere yerleÅŸtirebilseydik onun fikirlerini… GençliÄŸe Hitabe’yi yalnızca Atatürk köÅŸelerine asmakla yetineceÄŸimize, O Hitabenin anlamını gönüllere nakÅŸedebilseydik… DaÄŸa, taÅŸa, taklara “Ne Mutlu Türküm Diyene” yazarken, Türklük bilinci verebilseydik insanımıza… “Ne Mutlu Türküm” diyebilen kuÅŸaklar yetiÅŸtirebilseydik…
O’nun; “VatandaÅŸ Türkçe KonuÅŸ” kampanyasını yürütmesindeki, Türkiye’nin her yerinde Kamu Ä°ktisadi TeÅŸebbüsleri oluÅŸturmasındaki, Türk Dil ve Türk Tarih Kurumları kurmasındaki, Yatılı Bölge Okulları açmasındaki, Yerli Malı haftaları ihdas etmesindeki, Türk’ü ve TürklüÄŸü motive edici sözler – “Ne Mutlu Türküm Diyene”, “Türk ÖÄŸün, Çalış, Güven”, “Bir Türk Dünyaya Bedeldir” vb- söylemesindeki amaçları kavrayabilseydik…
Ä°ÅŸte o zaman Atatürk’ü gereÄŸi gibi anmış olurduk…
Ve o zaman, en az Atatürk’ün ölümü kadar “Kara Gün”ler, “Kara Olay”lar yaÅŸanmazdı… Türkiye bir bölücülük tehlikesi ile karşı karşıya olmazdı… Türkiyenin Stratejik Kurumları yabancılara (!) satılmazdı… Andımız kaldırılmaz, “Ne Mutlu Türküm Diyene” tabelaları sökülmezdi… Hayat tarzları üzerinden yaÅŸanan kavgalar olmazdı..
Ne diyordu Büyük Atatürk; “Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır. Fakat, Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.”…
Dolayısıyla, Atatürk’ü anmanın en doÄŸru yolu, Türkiye Cumhuriyetinin ilelebet payidar olması için çaba göstermektir. Ki böylece baÅŸka “Kara Gün”ler, “Kara Olay”lar yaÅŸanmasın, Atatürk’ün ruhu azap çekmesin..
Bu duygular içinde, Atatürk’ün aramızdan ayrılışının 75. Yılında minnet ve ÅŸükranla anıyor, cümlelerimize Atatürk’ün GençliÄŸe Hitabesinin son paragrafını aktararak son veriyoruz.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! Ä°ÅŸte, bu ahval ve ÅŸerâit içinde dahi, vazifen; Türk Ä°stiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduÄŸun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!
Mutlu ÇELÄ°K'ten muhteÅŸem bir ÅŸiir : Sevgili PaÅŸam...
Klibi izlemek için TIKLAYINIZ
|