“Aleykümüsselam.”
Tarih: 10 Kasım.
Kara perşembe…
Saat: 09.00..
Sağ tarafta başı ucunda Dr. Mim Kemal Öke duruyor; Dr. Kamil Berk başını onun omuzuna dayamış hıçkırıyordu.
Prof. Akil Muhtar kendinden geçmiş, odanın içinde telaşlı adımlarla durmadan dolaşıyor; hem ağlıyor, hem de devamla “Aman Yarabbi” diyordu.
Genel Sekreteri Hasan Rıza Soyak yatağın sol tarafında ayakta duruyordu, yanında Muhafız Komutanı İsmail Hakkı Tekçe vardı.
Atatürk ölüyordu ve hiçbir şey yapamamanın ezikliğini yaşıyorlardı.
Saat tam 9’u 5 geçe…
Birden bire Atatürk gözlerini açtı.
Başını sağa çevirdi…
Ve son nefesini verdi.
Odada herkes hıçkırıklara boğuldu. Hepsi Atatürk’ün ellerini öpüyor, yüzlerine sürüyorlardı.
Dr. Mim Kemal Öke, Atatürk’ün açık gözlerini kapadı.
Dr. Kamil Berk, Atatürk’ün çenesini bağladı.
Ölüm haberi dışarıya verildiğinde kapı önünde nöbet tutan genç bir teğmen olduğu yere yığılıp kaldı, bayıldı.
Ve ogün…
Bir şey daha oldu.
Atatürk'ün düşünceleri ve devlet anlayışı rafa kaldırıldı...
Mücadelemiz, umudumuz, arzumuz onun düşüncelerinin yine ülke yönetimine hakim kılınmasıdır....
|