Hayatı boyunca tanık olarak bile olsa mahkeme kapılarından girmemiş, hatta Adliye Sarayları’nın önünden geçmemiş birçok arkadaşımız, Türk Telekom’un özelleştirilmesi sonucu değişik kamu kurumlarına gönderilmeleri sonucu Kıdem Tazminatı, Unvan Yükselmesi, İhbar tazminatı, SYS, Ücret Dondurulmasına itiraz, 1. Tiplerin DPB Bildirilme talepleri, Nakil Ücretinin tespiti, Asli sürekli personel, İşe İade, Türk Telekom’da kullanılan Unvanların iadesi, SYV üyelik, Denge Tazminat vb. hususlarda kayıplarının telafisi amacı ile bir umut mahkemelerden medet umdular.
Ancak ne var ki iktidarın aldığı siyasi kararlar sonucu, çalışanların uğradıkları kıyımlar, yaşadıkları hukuksuzluklar ve maddi, manevi kayıplarının telafisi için sığındıkları tek makam olan “Yüce Yargı” bu sefer onların tamamını hayal kırıklığına uğrattı. Ülkemizde adaletin tesisi için yasa yapıcıların çalışanlar aleyhine gerçekleştirdikleri düzenlemeler ile onları uygulamak zorunda olanlar, verdikleri kararlarla, bütün ömrünü devletine hizmet etmekten başka bir amacı olmayan biz kamu çalışanları için tam bir yıkım oldu. Bunlardan size çarpıcı bir örnek, “Görevsizlik Kararı” sonucunda karşı tarafa vekâlet ücreti ödenmesi adaletsizliktir ve gerçekten içimizi acıtmaktadır. Bunca olumsuzluğa karşın yine de bizler ile yola devam etmek isteyen arkadaşlarımız ile mücadelemize devam edeceğiz. Haklı olduğumuza inandığımız her türlü hukuksuzluğu yargıya taşımaya, gittiği yere kadar götürmeye kararlıyız. Bizler her zaman "Ankara'da hakimler olduğuna inanmaktayız." Bu meseleler başka bir yazının konusu. Şimdilik burada nokta koyalım.
Derneğimizin Denetim Kurulu Başkanı Fazlı KÖKSAL’ın “MAHKEME Kapılarında Adalet Aramak” başlıklı yazısını yorumsuz bilgilerinize sunuyoruz. Yazıyı bir solukta okuduktan sonra hissettiklerinizi, düşüncelerinizi mail olarak bizim ile paylaşırsanız, önerileriniz sizin sesiniz olurken bizlere yol gösterici olacaktır.
“Adalet Mülkün Temelidir” sözünü mahkeme salonlarına asan ülkemizde, ne acıdır ki hukuk çok yavaş işliyor. Adalet gecikiyor. Davalar sonuçlandığı zaman da vicdanlar yeterince tatmin olmuyor.
Hukuk sistemimiz, “USUL” problemi ile boğuşuyor. Usul hukukundaki karmaşa adaletin gecikmesine, hatta gerçekleşmemesine neden oluyor. Bu eleştiriler toplumumuzda yıllardır tartışılır. Ama bir türlü çözüm bulunamaz. Sıradan bir vatandaş olarak; Hukuk sistemimize getirilen eleştirilerin doğru olduğunu idrak eder, ancak vahametini anlamazdım. Ne zaman ki “Mahkeme Kapılarına” düştüm, aksaklıkları gördüm, durumun vahametini kavradım.
İlk kez 2001 yılında “Mahkeme Kapısına” düştüm. Ve 13 yıldır “Mahkeme Kapılarında”yım. Bazen davacı, bazen tanık, bazen de davalı olarak.
Yazının DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ
|