“Hayırlı evlat katar katar yer, hayırsız evlat, SATAR SATAR YER” (Atasözü)
Elimizde bir ÅŸeker fabrikaları kalmıştı, ÅŸimdi ÅŸeker fabrikalarını “öz-ü elleÅŸtirmek” için satışa sunuyorlar. Milletin artık canına yetmiÅŸ olmalı ki, Åžeker Fabrikalarının satışına halk büyük bir tepki gösterdi. Bu tepkilere karşılık BaÅŸbakan;
“Åžeker fabrikaları özelleÅŸtikten sonra kapanmayacak, en az beÅŸ yıl üretim yapacak(!)” diyor. Yani, beÅŸ yıl sonra kapanacak. Tıpkı Sümerbanklar gibi, Tekel gibi, Et ve Balık Kurumu gibi, Seka Kağıt Fabrikaları gibi… Åžimdi onların yerlerinde yeller esiyor? Pardon, yeller esmiyor. Küresel Çetelerin para tapınakları olan AVM’ler yükseliyor. O AVM’ler ki, küçük esnafın köküne kibrit çaktı. O AVM’ler milleti gerçek ihtiyaçlarının dışında alışveriÅŸ tuzağına çekti.
Et ve Balık Kurumu yok edilince hayvancılık bitti. Tekel özelleÅŸerek tütün üreticisi yok edildi. Bizim üretimimiz olan 1. gibi sigaralar iÅŸlenmemiÅŸ tütündür. Yani, daha az zararlıdır. Oysa yabancı sigaraların içinde alışkanlık yapıcı maddeler dahil, birçok katkı maddesi olduÄŸu iddia ediliyor. Bu yetmiyormuÅŸ gibi, Adıyaman’da üretilen tütüne de yasak geldi.
Peki, bu öz-ü elleÅŸtirmeden kim veya hangi ülkeler faydalanıyor?
Biten hayvancılığımız, yabancılaÅŸan sigaralar ve talan edilen fabrika arsalarımız... Yani, bu öz-ü elleÅŸtirmeler Türk Milletinin yararına deÄŸil, zararına olmuÅŸtur. Sadece ülkemiz yabancı ürünlere Pazar olmadı. Bizim vatandaÅŸlarımız iÅŸsiz kaldı. Türk Telekom’un durumu ortadadır. Borcunu ödeyemiyor. Hükümet alsa alamıyor, satsa satamıyor. Hükümet, TÜRK adıyla birlikte yabancıya sattığı Türk Telekom’un durumundan da ders çıkarmıyor, çıkaramıyor.
Satışa çıkarılan bu fabrikaları Cumhuriyetimiz yokluk içinde kurdu. Bu fabrikalar sadece üretim yapmadı. Okulları, spor salonlarıyla aynı zamanda sosyal sorumluluk projeleri de yürüttü. Okuması-yazması olmayan, trahoma ve verem gibi hastalıklardan kırılan bir halktan; üreten, kendine güvenen bir millet yarattı. Åžimdi %10 büyüdük diye övünenler, bütün varlıklarımızı satıyor.
Öz-ü elleÅŸtirmek, ülkeyi yabancılara açık pazar haline getirmekle kalmıyor. Aynı zamanda Cumhuriyetin damgalarını da tek tek siliyor.
***Cargill… Küresel 12 ÅŸirketten birisidir. Yani, yamyam ÅŸirketlerden birisi..… Kazanılan bütün davalara raÄŸmen, Bursa ovasında üretim yapıyor. NBÅž(niÅŸasta bazlı ÅŸeker) üretiyor. NBÅž kullanımı bütün dünyada kısıtlanırken, bizim ülkemizde kota artırılıyor. NBÅž kanser yapıyor. Kısırlık yapıyor. Yani, soyumuzu kurutuyor.
Kalan 14 ÅŸeker fabrikasının özelleÅŸtirme kararından önce, Cargill’in hükümete bir rapor sunduÄŸunu ve ÅŸeker fabrikalarının öz-ü elleÅŸtirmesini istediÄŸini öÄŸreniyoruz. Tabii, bir de öz-ü elleÅŸtirme kararından önce, ABD’nin yeni DışiÅŸleri Bakanı Tillerson’un Türkiye ziyareti var. Acaba birilerine eski ev ödevleri hatırlatılarak, ABD Atilla’ya karşı davası üzerinden ÅŸantaj yapıldı mı? Bunu bilmiyoruz.
*** O zaman ne yapalım?
NBÅž bütün milletin saÄŸlığını tehdit ediyor. Yani, Åžeker Fabrikalarının satışı, 80 Milyonluk Türk Milletinin tamamını ilgilendiriyor. Öyleyse bu konu, partiler üzeri bir tehlike olarak ele alınmalıdır. Milletçe, kalan ÅŸeker fabrikalarımızın satışını engelleyecek eylemlerde bulunmalıyız. Fabrikalarımızın bulunduÄŸu illerde fabrika iÅŸçilerinin eylemlerine destek vermeliyiz. Sakın bu eylemlerde parti gözetmeyin. Ayrışmak, küresel ÅŸirketlere yenilmek demektir.
Bizler, satış kararı verenlerin üzerinde, Cargill gibi ÅŸirketlerin kurduÄŸu baskıdan daha büyük bir baskı kuramıyorsak;
Milletçe bizlere yazıklar olsun!!.
AKP’liler iÅŸçileri desteklemekte tereddüt etmemelidir. Tam tersi, destek olmalıdır. Böylece, ÅŸayet partileri bir baskıyla bu satış kararını verdiyse, toplumsal tepkiye destek vererek, partilerinin elini güçlendirecektir. Eli güçlenen partileri;
“Halka raÄŸmen bu satışı gerçekleÅŸtiremeyiz. Bizim tabanımız da bu satışların karşısında duruyor” diyebilsin.
Satışları engellemek bu millete ve çocuklarımıza borcumuzdur.
Bu gerçeÄŸi SAKIN UNUTMAYIN!!.
Zahide UÇAR (10.03.20018)
