Deprecated: mysql_connect(): The mysql extension is deprecated and will be removed in the future: use mysqli or PDO instead in /home/umitseno/telekomculardernegi.org.tr/ayarlar.php on line 7

Deprecated: mysql_escape_string(): This function is deprecated; use mysql_real_escape_string() instead. in /home/umitseno/telekomculardernegi.org.tr/ayarlar.php on line 24

Deprecated: mysql_escape_string(): This function is deprecated; use mysql_real_escape_string() instead. in /home/umitseno/telekomculardernegi.org.tr/makaledetayi.php on line 21

Deprecated: mysql_escape_string(): This function is deprecated; use mysql_real_escape_string() instead. in /home/umitseno/telekomculardernegi.org.tr/makaledetayi.php on line 24

Deprecated: mysql_escape_string(): This function is deprecated; use mysql_real_escape_string() instead. in /home/umitseno/telekomculardernegi.org.tr/makaledetayi.php on line 27
ÖZELLEŞTİRMENİN ZARARLARI SAYMAKLA BİTMİYOR | Telekomcular Derneği
 
ÖZELLEŞTİRMENİN ZARARLARI SAYMAKLA BİTMİYOR / Tarih: 2010-06-20

ÖZELLEÅžTÄ°RMENÄ°N ZARARLARI SAYMAKLA BÄ°TMÄ°YOR
Prof. Dr. Cihan Dura


ÖzelleÅŸtirme bir Batı dayatması… Emperyalizmin yani Derin-Merkez’in Çevre ülkelerine yönelik 6 silahından biri.

ÖzelleÅŸtirme Türkiye’de uydu hükümetler tarafından körü körüne, sırf Batı’nın buyruÄŸu üzerine uygulanmış, ekonomimize çok büyük zararlar vermiÅŸtir, vermeye de devam etmektedir.

Bu zararları bundan önce yaptığım bir çalışmada (DüÅŸmanı Çağırdılar Satıldık Uyanın, Ä°leri Yayınları, Ä°st., 2005, ss. 562-63) 30’a yakın gözleme dayanarak, özelleÅŸtirme yoluyla “iÅŸlenen suçlar ve ekonomiye bindirilen maliyetler” olarak kanıtlarıyla ortaya koymuÅŸtum. Tür olarak 27’yi bulan bu suç ve maliyetlerin listesini aÅŸağıda sunuyorum:

Türkiye’de yapılan özelleÅŸtirmeler arsa spekülasyonuna yol açmıştır. BeÅŸerî sermaye kaybına sebep olmuÅŸtur. Dış bağımlılığı artırmıştır. Döviz kaybına sebep olmuÅŸtur. Ekonomik yolsuzluklara (hortumlama, soygun, rant yaratma, kayırma) yol açmıştır. Gelir kaybının önünü açmıştır. ÖzelleÅŸtirme yapılırken görevi ihmal, görevi kötüye kullanma, hukuk ihlali (usulsüzlük, usulsüz iÅŸlem, sözleÅŸmeye uyulmaması) suçları iÅŸlenmiÅŸtir. Satılan tesisin borçları kamunun üzerine yıkılmıştır. Halk kandırılmış, halkın malı sermaye kesimine aktarılmıştır. ÖzelleÅŸtirme haksız rekabete yol açmış, iÅŸsizliði artırmış, kamu kaynaklarına zarar vermiÅŸ (halkın malını gasp, devlet malını çarçur etme), kamunun borç yükünü artırmıştır. ÖzelleÅŸtirmelerle kamu kaynakları özel sektöre peÅŸkeÅŸ çekilmiÅŸ, kartel oluÅŸturulmuÅŸ, pahalılığa, sermaye stoku kaybına yol açılmıştır. Alıcılar yaptıkları taahhütlere uymamıştır. Tarıma darbe (hayvancılığa darbe) vurulmuÅŸ, ulusal güvenlik tehlikeye atılmış, ulusal kaynaklar ya da pazarlar yabancıların eline geçmiÅŸtir. Ekonomi üretim kaybına (üretimi durdurma), devlet vergi kaybına, ülke zarara maruz kalmıştır.

Bu zararlar baÅŸta üniversite öÄŸretim elemanları olmak üzere araÅŸtırmacılarımız tarafından sürekli olarak takip edilmeli, her biri gözlemlenerek derinliÄŸine incelenmeli, ulaşılan sonuçlar yetkililere ve kamuoyuna açıklanmalıdır. Ben kendi payıma bu sorunun peÅŸini bırakmadım, bırakmayacağım. En son yaptığım belgesel gözlem sayesine belirlediÄŸim zararlara iliÅŸkin kanıtları bu yazımda sunuyorum.

I) BÄ°R ARAÅžTIRMADAN KANITLAR

Üstat iktisatçılarımızdan Prof. Dr. Esfender Korkmaz özelleÅŸtirme konusunu Tercüman’daki köÅŸesinde sık sık iÅŸleyen bir yazarımızdır. Makalelerinde Türkiye’de özelleÅŸtirmenin baÅŸarısız olduÄŸunu, Türkiye ekonomisine büyük zararlar verdiÄŸini, somut veriler de ortaya koyarak savunur.

A) Sayın Prof. Dr. Esfender Korkmaz “Bu Nasıl ÖzelleÅŸtirme?” adlı makalesinde [Tercüman, 31.10.2007], kendisinin de üyesi bulunduÄŸu bir araÅŸtırma grubu tarafından yapılan bir çalışmaya dayanarak özelleÅŸtirmenin ÅŸu zararlarına dikkat çekmektedir: Dış bağımlılığın artması, döviz kaybı, gelir kaybı, halkın malının sermaye kesimine aktarılması, halkın malının özel sektöre peÅŸkeÅŸ çekilmesi, hukuk ihlali, iÅŸsizliÄŸin artması, pahalılığa yol açılması. Adı geçen makaleden özetliyorum:

1) ÖzelleÅŸtirmenin halkı fakirleÅŸtirmemesi, tersine zenginleÅŸtirmesi gerekir. Türkiye’de kamu tesisleri satılarak elde edilen fonlar ya siyasî amaçlarla ya da ekonominin açıklarını kapatmak için kullanılıyor. Yeni yatırım yapılmıyor. Böylece hem halkın serveti eksiliyor, hem de -Telekom’da olduÄŸu- gibi toplum satılan kuruluÅŸların gelirinden yoksun kalıyor. Dahası eÄŸer kamu kuruluÅŸu yabancıya satılmışsa, saÄŸlanan kâr döviz olarak dışarıya gidiyor.
Türkiye’de özelleÅŸtirmelerin yüzde 70’i blok satış yoluyla, yüzde 13’ü halka arz yöntemiyle yapılmıştır. Oysa bunun tam tersi olmalı, özelleÅŸtirmelerin büyük kısmı halka arz yoluyla yapılmalıydı. Çünkü bu tesisler Türk halkının ödediÄŸi vergi gelirleriyle kurulmuÅŸ, halkın malı olan tesislerdir. Dolayısıyla geniÅŸ halk kitlelerinin ortaklığına açılmaları gerekirdi. ÖrneÄŸin, Ä°ngiltere’de böyle yapılmıştır.

2) Hâkim satış yönteminden dolayı, Türkiye’de özelleÅŸtirme uygulamasının ekonomik ve sosyal dayanışmaya katkısı olmamıştır. Bu katkıya güzel bir örnek Ä°ngiltere ışçi Partisi’nin özelleÅŸtirme uygulamalarıdır. Ä°ngiltere’de özelleÅŸtirmenin sosyal boyutu öne çıkarılmış, “paydaÅŸ toplum” kavramı geliÅŸtirilmiÅŸtir. PaydaÅŸ toplum anlayışı, özelleÅŸtirmede halka arz uygulamalarına öncelik verir. Blok satışlar yöntemi, ancak “halka arzı” teknik ve mali nedenlerle mümkün olmayan firmaların özelleÅŸtirilmesinde kullanılmalıydı.
Bundan baÅŸka doÄŸal tekel niteliÄŸinde olan “enerji ve altyapı” alanında üretim yapan firmalarla “mâli kesim”de faaliyet gösteren büyük firmaların özelleÅŸtirilmesi yanlıştır.

3) EÄŸer özelleÅŸtirilen tesis yabancıya satılmışsa, bir sorunla daha karşılaşıyoruz: Yabancı giriÅŸimci genellikle ihracat eÄŸilimi göstermiyor. Tersine ithalatı artırıyor, büyük alış veriÅŸ merkezleri örneÄŸinde olduÄŸu gibi kendi ülkelerinden ithal ettikleri malları yurt içinde satıyorlar. Sonuçta bu ÅŸirketlerin ya da yabancı ortaklarının kendi ülkelerine yaptıkları kâr transferleri cari iÅŸlemler dengemizi olumsuz etkilemektedir. Nitekim böyle de olmuÅŸtur.

4) Türkiye’de özelleÅŸtirme süreci iÅŸsizliÄŸe yol açmıştır. ışini kaybedenlerin sayısı 16 binin üzerindedir. Öte yandan özelleÅŸtirmeden elde edilen gelirler, özelleÅŸtirme maÄŸdurlarına iÅŸ yaratmak için kullanılmamıştır. Yatırıma dönüÅŸmesi gereken özelleÅŸtirme gelirleri hazine hesapları içerisinde âdeta yok olup gitmiÅŸ, israf edilmiÅŸtir.

5) Bazı özelleÅŸtirmelerde hukuk ihlali vardır. Nitekim ÖzelleÅŸtirme Uygulamaları Hakkında Kanun’un 2. maddesi ÅŸöyledir: “ÖzelleÅŸtirme uygulamalarından elde edilecek gelirler genel bütçe harcama ve yatırımlarında kullanılamaz.” Bu hüküm hâlâ yürürlüktedir. Ne var ki aynı kanunun 10. maddesi deÄŸiÅŸtirilerek gelirlerin Genel Bütçe’ye aktarılmasına olanak saÄŸlanmıştır. Ancak bu durum ilke maddesine aykırıdır. Bu bakımdan özelleÅŸtirme gelirlerinin genel bütçeye aktarılması hukukî açıdan tartışmalıdır.

6) Yapılan özelleÅŸtirmelerle halkın malı özel sektöre peÅŸkeÅŸ çekilmiÅŸtir: Türk Telekom A.Åž.’nin sermayesinin yüzde 55’i 6 milyar 550 milyon dolara satılmıştır. Firmanın toplam deÄŸeri 11 milyar 909 milyon dolara ulaÅŸmaktadır. Halbuki nüfusu 33 milyon olan Fas’ın telefon ÅŸirketi Maroc Telekom’un deÄŸeri 13.5 milyar dolardır. Sadece bu kıyaslama bize Türk Telekom A.Åž.’nin satış deÄŸeri hakkında çarpıcı bir örnektir.

7) ÖzelleÅŸtirme pahalılığa yol açmıştır. ÖrneÄŸin telefon, elektrik, gaz, su gibi doÄŸal tekellerde ürün fiyatları artmıştır. Dünyada özelleÅŸtirme sonrası konuÅŸma ücretlerine fiyat artışı isteyen tek telefon firması Türk Telekom’dur.

B) Prof. Dr. Esfender Korkmaz bir diÄŸer makalesinde [ÖzelleÅŸtirmeyi Test Ettiniz mi? Tercüman, 11.12.2007]. Türkiye’de yapılan özelleÅŸtirmelerin ekonomiye verdiÄŸi zararları teorik bir çerçevede, bir yöntem önererek ortaya koymaktadır. Ona göre özelleÅŸtirme veya özelleÅŸtirme karşıtlığı slogan haline getirilmemelidir. En iyisi, aÅŸağıdaki sorulara cevap aranmasıdır. Bulunacak cevap, bize özelleÅŸtirme konusunda daha iyi deÄŸerlendirme imkânı saÄŸlayacaktır.

-ÖzelleÅŸtirme sonucunda üretim artışı oldu mu? ÖzelleÅŸen kurumlar daha fazla üretim yapıyor mu?

- Tüketici daha kaliteli ve daha fazla çeÅŸitte mal satın alıyor mu? ÖrneÄŸin daha kaliteli rakı içiyor mu? Daha kolay telefon hizmeti alıyor mu? Aldığı mal artık daha ucuza mı mal olacak?

- ÖzelleÅŸtirme sayesinde daha fazla istihdam saÄŸlandı mı? ÖzelleÅŸen iÅŸletmelerde çalışanların ücretleri arttı mı?

Sayın Esfender Korkmaz’ın tavsiye ettiÄŸi yönteme bir ÅŸartla olurumu veriyorum. Bütün bu sorulara olumlu yanıt verilse bile, eÄŸer ÅŸu sorunun yanıtı “evet”se, özelleÅŸtirme yine yanlıştır: Ülkenin ekonomik bağımsızlığı haleldar olmuÅŸ mudur?

Yazarımız sorduğu soruların yanıtını da veriyor:

- Sümerbank’ta özelleÅŸen 21 fabrikanın 18 ‘inde üretim yapılmıyor. SEK’in 31 fabrikası özelleÅŸti, 23’ünde üretim yok. Orüs’ün 20 fabrikası özelleÅŸtirildi, 16’sında üretim yok. Et Balık Kurumu’nun 16 kombinası özelleÅŸti, 9’unda üretim yok.

ÖzelleÅŸtirmeler neden -artırmak bir yana- üretimin sıfırlanmasına yol açtı? Çünkü bu iÅŸletmeleri alanların çoÄŸu, spekülatif amaçla aldılar, arsalarından spekülatif kazanç saÄŸladılar. ÖrneÄŸin, Manisa Sümerbank Mensucat Fabrikası, Manisa ortak giriÅŸim gurubuna 3.7 milyon dolara satıldı. Alıcılar 4.5 ay sonra 145 dönümlük arazinin 55 dönümünü KÄ°PA TESCO ÅŸirketine 13.7 milyon dolara sattılar. Manisa Et ve Tavuk Kombinası, MAY’a satıldı. Firma makineleri söküp taşıdı. Araziyi Kılimasan’a 2.8 milyon dolara sattı.

-“ÖzelleÅŸtirmeden sonra ucuz mu yoksa pahalı mı mal alıyorum” sorusuna gelince, özelleÅŸen iÅŸletmelerin ürettiÄŸi malları daha pahalıya alıyorum: ÖrneÄŸin, rakıyı daha pahalı içiyorum. Telekom özelleÅŸmeden kısa bir süre sonra fiyatları artırdı.

- ÖzelleÅŸen iÅŸletmelerden dolayı 16 bin kiÅŸi iÅŸsiz kaldı. Üretim düÅŸerse elbette iÅŸsizlik ortaya çıkacaktır.

Sonuç ÅŸudur: ÖzelleÅŸtirme tüketiciye yaramadı. Tüketicinin refahım artırmadı.
ÖzelleÅŸtirme senin, benim refahımızı artırmadı.

Ancak, özelleÅŸtirme yoluyla kamu açıkları kapatılır. Devlet borçlanmaz. Faiz gideri olmaz. Yerine bedava saÄŸlık ve eÄŸitim hizmeti yapılır. Yol yapılır. Trafik sorunu azaltılır.Vatandaşın refahı böyle dolaylı yoldan artmış olabilir.
Peki, özelleÅŸtirmelere bu açıdan baktığımızda Hükümet baÅŸarılı mı?
Değerli okur, bu sorunun yanıtını da sana bırakıyorum.

II) TELEKOM ÖZELLEÅžTÄ°RMESÄ°NDE Ä°KÄ° ZARAR

Telekom’un özelleÅŸtirilmesi ekonomimize pek çok zarar vermiÅŸtir. Bu zararlar ÅŸunlar olabilir: Dış bağımlılığın artması, döviz kaybı, ekonomik yolsuzluk, halkın malının gasbedilmesi, halkın malının özel kesime aktarılması, pahalılığa yol açılması, ulusal güvenliÄŸin tehlikeye atılması, ulusal servet ve pazarların yabancıların eline geçmesi, gelir kaybı, vergi kaybı.

Benim burada yapacağım gözlemler ÅŸu iki zararla ilgili: Vergi kaybı ve tekelleÅŸme. DiÄŸerlerinin gözlemi baÅŸta üniversite mensupları olmak üzere, genç araÅŸtırmacılarımızı bekliyor.

A) Telekom’un ÖdediÄŸi Vergi Azaldı

Zararın ilk kanıtı Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin vergi kaybına uÄŸramasıyla ilgilidir. “Hükümet bir iÅŸletmeyi özel sektöre devrederken, sadece bir tesisi deÄŸil, daha sonraki yıllarda temettü ve vergi gelirlerinin büyük bir kısmını da devretmiÅŸ oluyor. Çünkü özelleÅŸtirmelerin hemen ardından olan, genellikle ÅŸu: Satılan KÄ°T’lerin ödedikleri vergi oranları düÅŸerken, Hazine’nin gelir kalemleri de azalıyor.” Nitekim Türk Telekom özelleÅŸtirildikten, bir yabancının, Lübnanlı Hariri’nin mülkiyetine geçtikten sonra devlete çok daha az vergi ödemeye baÅŸlamıştır. Türk Telekom, stratejik öneme sahip, kâr eden bir kuruluÅŸtu. DiÄŸer kamu kuruluÅŸlarımız gibi, Derin-Merkez’in emrinde olan IMF, Dünya Bankası ve dünyada kara para aklayan finans kuruluÅŸlarının baskısı sonucu özelleÅŸtirilmiÅŸ, devlet yüzde 55 hissesini satmıştır. KuruluÅŸ 2005 yılında özelleÅŸtirilmeden önce 2 milyar dolar kâr edip, 1 milyar 400 milyon dolar vergi veriyordu. ÖzelleÅŸtirmeden hemen sonra 2006 yılında devlete ödediÄŸi vergi 600 milyon dolar düzeyinde kaldı. Oysa 2 milyar 700 milyon dolar kâr etmiÅŸti! Yani daha fazla kazanç saÄŸlamış, ancak daha az, önceki vergi düzeyinin bile altında vergi ödemiÅŸtir.

Bu sakınca Petrol Ofis özelleÅŸtirilmesinde de görüldü. Dolar milyarderlerinden Aydın DoÄŸan’ın eline geçen Petrol Ofis, özelleÅŸtirmeden sonra çok daha az vergi ödemeye baÅŸladı.

B) Telekom ÖzelleÅŸtirmesiyle Yeni Bir Tekel Yaratıldı

ÖzelleÅŸtirmenin önemli bir sakıncası da bazı hallerde tekele yol açması, ya da mevcut bir tekeli daha muzır bir hale getirmesidir. Telekom özelleÅŸtirmesi bunlardan ikinci halin bir örneÄŸidir.

Bu sakıncayı Serbest Telekomünikasyon Ä°ÅŸletmecileri DerneÄŸi (Telkoder) BaÅŸkanı Yusuf Ata Arıak ÅŸöyle dile getiriyor [Cumhuriyet, 20.10.2007]: "Telekom'un tekel konumu devam ettiÄŸi sürece, tek ÅŸebekeye bağımlılık ve rekabetsizlik sürdükçe savaÅŸ, deprem ve grev gibi olaÄŸanüstü zamanlarda haberleÅŸme güvenliÄŸimiz tehlikede olacaktır. Kaderimiz önce devlet tekeli, ÅŸimdi de özel tekel olan Türk Telekom'a baÄŸlanamaz. UlaÅŸtırma Bakanlığı'na baÄŸlı olan havayollarında rekabet ortamı nasıl oluÅŸturulduysa, aynı ÅŸekilde Telekom piyasasında da oluÅŸturulabilir. Bu amaçla öncelikle Türk Telekom alt- yapısına alternatif olan kablo TV ÅŸebekesi zaman kaybedilmeden özelleÅŸtirilmeli ve kullanılır hale getirilmelidir.”

III) MANÄ°SA PAMUKLU MENSUCAT ÖZELLEÅžTÄ°RMESÄ°

A) Manisa’da Sümerbank’a ait Pamuklu Mensucat’ın özelleÅŸtirilmesi tam bir yaÄŸma operasyonu örneÄŸidir. Trajik öyküsünü önce ÅŸu kaynaktan özetliyorum: [Solbirlik, http://www.digimedya.com/Content/News/173057.aspx (8.6.2007)].
Merkez saÄŸ ya da merkez sol partili 47 iÅŸadamı; Manisa Milletvekili Bülent Arınç’ın yüksek himayesinde, AKP’li Belediye BaÅŸkanı Bülent Kar’ın koordinatörlüÄŸünde bir araya gelerek, Manisa Ortak GiriÅŸim Grubu AÅŸ (Manisa OGG) adlı bir ÅŸirket kuruyorlar.

Sermayenin yüzde 99.99'u Sümer Holding'e (Sümerbank) ait olan Manisa Pamuklu Mensucat A.ÅŸ. 8.9.2003'te ÖzelleÅŸtirme Yüksek Kurulu’nca (ÖYK) özelleÅŸtirme kapsamına alınmıştı. Fabrika 2004’de kapatılıyor. ÖzelleÅŸtirme Ä°daresi BaÅŸkanlığı 13.6.2005 tarihli ÖYK kararına dayanarak, fabrikayı 2005'te Manisalı iÅŸadamlarının yukarda adı geçen Ortak GiriÅŸim Grubu'na (OGG) 3 milyon 751 bin dolara (4.5 milyon YTL’ye) satıyor. Buraya dikkat! Daha sonra Manisa ıkinci Asliye Hukuk Mahkemesi'nin resen oluÅŸturduÄŸu bilirkiÅŸi heyeti, toplam tesis deÄŸerinin 47.7 milyon YTL olduÄŸu yönünde görüÅŸ bildirecektir! BaÅŸka bir deyiÅŸle ÖıB 48 milyon YTL’lik tesisi, Manisalı iÅŸ adamlarına 4.5 milyon YTL’ye, 10’da 1 fiyata satıyor!

Bu arada Manisalı patronlar Ortak GiriÅŸim Grubu, yapılacak özelleÅŸtirmeyi yetkililere ve kamuoyuna hoÅŸ göstermek, yaÄŸlı ticareti bir an önce gerçekleÅŸtirmek için Pamuklu Mensucat’ın arazilerine iÅŸ merkezleri, sosyal tesisler kuracakları, 500 kiÅŸiye istihdam yaratacakları propagandası yapıyorlar. Türkiye’de ne yazık ki hep böyle olanların iÅŸi yürür. Tabiî, sonunda baÅŸarıyorlar ve özelleÅŸtirme gerçekleÅŸiyor. Ancak yine dikkat! Satıştan kısa bir süre sonra Manisa OGG, 90 dönümlük fabrika arsasının 55 dönümünü, 18,5 milyon YTL’ye alışveriÅŸ merkezi yapılmak üzere TESCO-KÄ°PA'ya satıyor! ış adamlarımızın, birilerinin himayesi altında yaptıkları vurguna bakın! Bir kamu tesisinin arsaları dahil tamamı 4,5 milyon YTL’ye özel ÅŸahıslara satılıyor; alınan arsanın sadece bir kısmı, bu kez 18,5 milyon YTL’ye baÅŸka bir ÅŸirkete satılıyor! Yani halkın sırtından, hiçbir katma deÄŸer yaratmadan, birileri oturdukları yerden trilyonları cebe indiriyor. Ä°ÅŸte Türkiye’de özelleÅŸtirme uygulaması! Bu büyük vurgunu yapan kim? AKP’li Belediye BaÅŸkanı Bülent Kar’ın koordinatörlüÄŸünde, Manisa Milletvekili Bülent Arınç’ın yüksek himayesinde, ÖıB’nın korumasında saÄŸ ve sol partilerden 47 patron! Bunların oluÅŸturduÄŸu ÅŸirket, Manisa Ortak GiriÅŸim Grubu AÅž!...

Ancak vicdan diye bir ÅŸey var. Bu ülkede namuslu insanlar da var. Çok geçmeden satışa karşı dava açılır ve hukukî süreç baÅŸlatılır. Danıştay'dan ÖıB kararının iptali istenir. Danıştay 13'üncü Dairesi'nin, “yürütmenin durdurulması” talebini reddetmesinin ardından, dosya Danıştay Dava Daireleri Genel Kurulu’na intikal eder. Nihayet bu Kurul, arsanın ucuza satıldığını, ihalenin açıklık ilkelerine uymadan yapıldığını belirterek dosyayı 13'üncü Daire'ye geri gönderir. Bu arada TESCO-KÄ°PA arsayı satın almaktan vazgeçmiÅŸtir; Dâvâ düÅŸmüÅŸtür. Dosya artık BaÅŸbakanlık TeftiÅŸ Kurulu’nun önündedir. Kurul 16 Mart 2007 tarihli raporunda usulsüzlük iddialarını yerinde görür ve fabrikanın OGG'ye devrini öngören 13. 6. 2005 tarihli ÖYK kararını iptal eder. BaÅŸbakanlık 6 Nisan 2007'de ÖıB'ye Pamuklu Mensucat hisselerinin geri alınması talimatını verir. OGG hakkında da vergi incelemesi baÅŸlatılır. Ancak ÖıB BaÅŸbakanlık'tan gelen talimatı uygulamaz, bekletir. Namussuzları kurtarmak için acaba yeni bir yol mu bulunmuÅŸtur? Çünkü bu arada 13 Nisan 2007'de Manisa OGG, 92 bin 241 metrekare arsayı 46,5 milyon YTL'ye, bu sefer Hollandalı Redevco BeÅŸ Emlak GeliÅŸtirme ınÅŸaat adlı ÅŸirkete satmıştır. ÖıB bu satıştan 17 gün sonra 1 Mayıs 2007'de mahkemeye baÅŸvurur.
Sonra ne oldu, dâvâ ÅŸimdi hangi aÅŸamada?

Siz ey “Atatürkçü”yüm” diyenler! Özellikle AtatürkçülüÄŸü laiklikten ibaret sananlar! “Atatürkçülük” öyle kolay deÄŸildir, araÅŸtırma ister, uÄŸraÅŸ ister, ter ister, rahattan fedakârlık ister. Öyle basit de deÄŸildir, LaikliÄŸe ek olarak daha bir sürü boyutu vardır. CumhuriyetçiliÄŸi, milliyetçiliÄŸi, devrimciliÄŸi, halkçılığı, devletçiliÄŸi vardır. Haydi davranın bakalım, araÅŸtırın bu dâvânın sonunu! AraÅŸtırın, öÄŸrenin de aydınlatın, uyandırın böyle durmadan soyulup soÄŸana çevrilen, yaÅŸamsal gerçeklerden habersiz, AKP gibi bir partiye %47 destek verebilen talihsiz halkımızı…

B) Åžimdi önümde ikinci bir kaynak var, o da Manisa Pamuklu Mensucat özelleÅŸtirmesi ile ilgili. Sayın Prof. Dr. Mustafa Aysan “Bir ÖzelleÅŸtirme Olayı” adlı yazısında [Radikal, 16.5.2007] ÖzelleÅŸtirme Ä°daresi BaÅŸkanlığı’nın bu yüzkarası özelleÅŸtirmesini ÅŸöyle eleÅŸtiriyor:

“Çalışanı, üretimi, içinde bulunduÄŸu topluma katkılarıyla ünlenmiÅŸ bir iÅŸletmenin, 'özelleÅŸtirme' adı altında yok edilmesi, hüzün vericidir. ÇaÄŸdaÅŸ iÅŸletmecilikte, çalışan iÅŸletmeleri, kârlı ve verimli iÅŸletmeler olarak çalıştırmanın ve özelleÅŸtirmenin bin bir türlü yolu vardır. Toplumumuza büyük katkılarda bulunmuÅŸ iÅŸletmelerin, hangi yüksek ideallerle olursa olsun yıkılması, katlanılabilecek bir maliyet, kâr amacıyla tenezzül edilebilecek ve toplum olarak hoÅŸ görülebilecek bir davranış biçimi deÄŸildir. ÖzelleÅŸtirme deneyimlerimiz içinde, Sümerbank'ın, Tekel'in, Et-Balık'ın özelleÅŸtirme tarihlerinde baÅŸka örnekler de vardır. Bu tür uygulamalara 'Artık yeter!' diyebilmeliyiz.”

C) Manisa Pamuklu Mensucat A.Åž. örneÄŸinde bana göre gerçek suçlu, deÄŸeri 47.7 milyon YTL olan bir tesisi, deÄŸerinin çok altında bir bedele, hiç vicdanları sızlamadan 4.5 milyon YTL’ye satabilen ÖzelleÅŸtirme Ä°daresi BaÅŸkanı ve diÄŸer yetkilileridir. Daha kim bilir hangi özelleÅŸtirmeler vardır, bu nitelikte olan… Göreyim sizi genç araÅŸtırmacılar, düÅŸün bunların peÅŸine, çıkarın ortaya ahlâksız vurguncuların hâinliklerini.

Manisa Pamuklu Mensucat özelleÅŸtirmesinde Milletimize ve Devletimize hangi zararlar verilmiÅŸtir? Bana göre söz konusu suç ve maliyetler ÅŸunlardır: Arsa spekülasyonu, ekonomik yolsuzluk (soygun, rant yaratma, kayırma), görevi kötüye kullanma, usulsüzlük, halkın malını gasp, kamu kaynaklarını özel sektöre peÅŸkeÅŸ çekme, üretim kaybı.

IV) AMAN ALLAHIM, ATATÜRK’ÜN SÜMERBANK’I BURASI MIYDI?

1987 yılında özelleÅŸtirme kapsamına alınan Sümerbank, Cumhuriyetimizin övünç kaynağı, dev bir kuruluÅŸumuzdu: 500’e yakın maÄŸazası, 41 fabrikası ve 43 banka ÅŸubesi vardı! O tarihten günümüze kadar bu dev yapıt Atatürk düÅŸmanları tarafından parça parça satıldı, parça parça yok edildi! Bu parçalardan kuÅŸkusuz her birinin -yine genç Atatürkçülerin kaleme alacağını umduÄŸum- hazin bir hikâyesi vardır.

Gerçek Atatürkçü olarak gördüÄŸüm birkaç gencimiz bunlardan birinin, Sümerbank Ä°zmir Basma Sanayii’nin acı öyküsünü yazıya dökmüÅŸ. Öyküye göre, Alsancak’ta bulunan bu fabrikada da -birçok benzerinde olduÄŸu gibi- tam anlamıyla bir katliam, bir talan yaÅŸanmış. Söz konusu fabrika 2000 yılında kapatılıyor, 2002’de Ä°l Özel Ä°daresi’ne devrediliyor, sözde eÄŸitim kampusü yapılmak üzere.Aradan çok geçmiyor, özelleÅŸtirmeci “katiller” bu dev tesisi de kurda kuÅŸa yem ediyor: Aslında bir ulusal miras olan fabrika hırsızların uÄŸrak yerine dönüyor, tarihî deÄŸeri olan makinelerin büyük bölümü çalınıyor, geri kalanı hurdalık haline geliyor. YaÅŸanan bu talan, bu hırsızlık ve tarih katliamı Ä°zmirli gençlerin oluÅŸturduÄŸu “Nmodern FotoÄŸraf Grubu”nun (www.nmodern.org) üyelerinin yüreÄŸini sızlatmış. Gençlerimiz “gizlice” girdikleri binalarda yaptıkları çekimlerle kendi deyimleriyle “Sümerbank’ın tarihsel biraz da melonkolik hikâyesi”ni görüntülemiÅŸler. ÖzelleÅŸtirme kurbanı olan fabrikada çalışmış iÅŸçilerin emeklerini, makinelerin artık olmayan seslerini yansıtmışlar karelerine.

Yaptıkları çalışmayla ilgili olarak, grup adına bilgi veren KürÅŸat Üresin, Sümerbank’ın kendileri için ne anlama geldiÄŸini ve özelleÅŸtirilmesinin sonuçlarını ÅŸöyle anlatıyor: “Genç ve yoksul Cumhuriyet 1933 yılında Sümerbank’ı kurdu. Ekonomi onu yaratan unsurda, halkta temelleniyor ve gücünü yine halka bırakıyordu. Ülke halkı kendi yarattığı kuruluÅŸla basmayı, diviti, kefen bezini, patiskayı öÄŸrendi. DoÄŸru düzgün “iskarpin” giydi. Sümerbank’ın adı bu toprakların ilk uygarlıklarından geliyordu. O yalnızca halk için üretim yapılmıştı. ÇocukluÄŸumuzun ayakkabıları, çantaları, kıyafetleri annelerimizin özenle seçtiÄŸi kumaÅŸlar, evlerimizin eÅŸyalarını üretmiÅŸti orada bu ülkenin insanları. Sümerbank iÅŸinde o kadar ilerledi ki fabrikalarının deneyimine ve kadrosuna dayalı olarak, o meÅŸhur, “özel” sektörümüz iplik, dokuma ve tekstille giyim sanayiinde geliÅŸme imkânını buldu. Sümerbank’ın ülke genelinde tekstilden demir-çeliÄŸe üretim, araÅŸtırma ve geliÅŸtirme yapan 56 tesisi vardı. Bu tesislerde 62 bin kiÅŸi çalışıyordu. Ülke halkı kendi ürettiÄŸini ülkesiyle paylaşıyordu. Ne var ki bütün bu tesisler yok pahasına satıldı. Koskoca ekonomik iÅŸletmeler, bu özelliklerinin dışında, yalnızca gayrimenkul deÄŸerine satıldı. ÖzelleÅŸtirme adı altında Sümerbank’ın halka ait deÄŸerleri, ekonomi için önem taşıyan üretim tesisleri gayrimenkul spekülatörlerine peÅŸkeÅŸ çekildi. Sümerbank çatısı altında gerçekleÅŸen yılların birikimi yatırımları, makineleri, yetiÅŸmiÅŸ insan gücü, pazarı yok edildi.” Bu duyarlı gençlerimiz, önünden her gün binlerce insanın geçtiÄŸi, dışardan tam bir korku evini andıran bu viraneliÄŸe birçok kereler fotoÄŸraf çekmek için “izinsiz” olarak girmiÅŸler. Çünkü izin almak istediklerinde, ilgili kurumlarda karşılarına hep o bildik cevap dikilmiÅŸ: Yasak!... Bunun nedeni de oldukça basit: Yapılan bozgunculuÄŸun halk tarafından görülmesi ve sorgulanmasına engel olmak. Neler gördü bu gençler özelleÅŸtirme kurbanı binaya girdiklerinde? K. Üresin’in gözlemlerine kulak verelim: “Aklımızda Sümerbank, anılar ve yüreÄŸimizde derin bir hüzünle girdik tesise. ıki ana bina, üretim binası, eÄŸitim ve idarî bina, santral binası ve sosyal binalardan oluÅŸan tesis uçsuz bucaksız bir görünüme sahip. Hırsızlar her yeri kemirmiÅŸ; tiner ve alkol ÅŸiÅŸeleri, bali tüpleri, prezervatifler ve daha birçok atık bir zamanlar iÅŸçilerin ülke için omuz omuza üretim yaptıkları yerin yeni sahiplerinin alay edilircesine bıraktığı izlerdi. Kırık dökük devâsâ makineler, sonsuzluÄŸa uzanan boÅŸ mekânlar, iÅŸçilerin soyunma odaları, devrilmiÅŸ dolaplar, kırık aynalar… Üretimi 2000 yılında durdurulan tesise, sanki 1970’lerin sonundan beri hiçbir yatırım yapılmamıştı "[Taylan Özgür Efe, “Eskiden Buralar Sümerbank’tI”, Evrensel, 29.9.2007].

Bu trajik örnekte yoksul halkımızın sırtına yıkılan suç ve maliyetler ÅŸunlardır: BeÅŸerî sermaye kaybı, görev ihmali, iÅŸsizliÄŸe yol açma, devlet malını çarçur etme, sermaye stoku kaybı, üretim kaybı.Peki, kimdir bu korkunç barbarizmin, bu vandallığın, bu korkunç tahribatın sahibi? O kara bir zihniyettir, Atatürk Türkiye’sinin üzerine akbabalar gibi çöken… Onu ÅŸu sözlerden tanıyacaksınız: Babalar gibi satacağız. Ne banka bırakacağız, ne fabrika, ne de iÅŸletme. Liman da bırakmayacağız. Hepsini satacağız! Kâr edeni de, zarar edeni de satacağız! Ülkenin iÅŸgal altına girdiÄŸini söylüyorlar, gelsinler iÅŸgal etsinler! Yakında Sümerbank tarihten siliniyor artık, bitirdik. Elinde bir ÅŸey kalmadığı gibi ismini de kaldırıyoruz. Ä°sim hakkını satarız o baÅŸka.

Bir yerde okumuÅŸtum, bu kadronun izinden gittiÄŸi ÅŸahıs onlara ÅŸu öÄŸütte bulunmuÅŸ: Atatürk ne yaptıysa, siz de tam tersini yapın.
Gerçekten doÄŸruymuÅŸ, ÅŸeyhlerinin öÄŸüdünü gerçekten yerine getiriyorlar.

V) GERÄ° ADIM

Åžimdi vereceÄŸim örnek, yukarda anlattığım özelleÅŸtirme kıyımlarından hayli farklı. Yapılan özelleÅŸtirme öylesine büyük sorunlar yaratmış ki hükümet geri adım atmak, satılan tesisi sıfırdan baÅŸlayarak yeniden kurmak zorunda kalmıştır. Tabiî Türk halkının katlandığı zararlar birilerinin kazancı olarak yanlarına kâr kalmış bulunuyor. Söz konusu tesis Et ve Balık Kurumu... Prof. Dr. Tümer Uraz’ın yazısından [Tarım KuruluÅŸlarımız Geri Gelir mi? Cumhuriyet Tarım, 12.12.2006] özetliyorum.

1952 yılında "ülke hayvancılığının ve besiciliÄŸini geliÅŸtirmek" amacıyla oluÅŸturulan Et ve Balık Kurumu "Devlet etle, sütle uÄŸraÅŸmaz" gibi saçma sloganlar ve Batı’nın etkisi altında, ama Türkiye'nin gereksinimi ve koÅŸulları göz önüne alınmadan 1992'de özelleÅŸtirilmiÅŸti. Kurum, geçen süre içinde kendi amacına uygun olarak ülkenin en ücra köÅŸesinden büyük kentlerine kadar 40'a yakın tesis -içme sütü, yoÄŸurt, peynir ve tereyağı fabrikaları- kurmuÅŸ bulunuyordu. Bunun sonucunda da açıldığı her yörenin hayvancılığını geliÅŸtirmiÅŸ, süt üretimini artırmıştı. Ülkemizin süt üretimi bakımından bu gün geldiÄŸi noktada, SEK'in büyük payı vardır. Ne var ki 40 yılda kurulmuÅŸ olan bütün bu maÄŸazalar, tesisler, arsalar "yok pahasına" elden çıkarıldı. Ekonomimiz bundan çok büyük zararlar gördü. Öyle bir noktaya gelindi ki sonunda geri adım atılması kaçınılmaz oldu. Et ve Balık Kurumu (E.B.K) yeniden Türk halkının hizmetine sokuldu.

Yapılan iÅŸin ne kadar sakat olduÄŸu, 10 yıl gibi kısa bir süre içinde anlaşıldı. Piyasalarda dolaÅŸan denetimsiz et ürünleri, sınırlardan geçen kaçak hayvan ve etler sonunda yetkililerin akıllarını baÅŸlarına toplamalarına yardımcı oldu. Ekim 2005'de Resmi Gazete'de yayınlanan kararla E.B.K. yedi iÅŸyeri ile geri döndü. Oysa özelleÅŸtirilmeden önce kurumun (arsalarıyla birlikte) 28 et kombinası, 2 tavuk kombinası, 1 et mamulleri üretim tesisi ve çeÅŸitli bölgelerde soÄŸuk hava depoları, frigofrik TIR filosu bulunuyordu (www.ebk.gov.tr).

Devletin bu alana yeniden girmiÅŸ olmasında büyük yarar var. Çünkü etin desteklenmesi suretiyle süt daha fazla deÄŸerlendirilecektir. Bundan baÅŸka son 10-15 yıl içinde istenilen hız ve düzeyde geliÅŸmeyen "Süt Endüstrisi" için Devlet öncülük ve öÄŸreticilik iÅŸlevini yerine getirebilecektir. Her zaman yüksek düzeylerde seyreden süt ve ürünlerinin fiyatlarında istikrar saÄŸlanacak, toplumun et ve süt gibi yaÅŸamsal besinlere ulaÅŸması daha olanaklı kılınacaktır.

Ben de eklemek isterim ki akılsızca elden çıkarılan Et ve Balık Kurumu’nun tesisleri, bu kuruluÅŸların arsaları ne oldu? Hangi ağır maliyetleri yükledi, senin, benim, yoksul halkımızın sırtına? Kimlerin haksız bir ÅŸekilde servet sahibi olmasına yol açtı? Bu kıyım hangi beyinsiz yöneticilerin eseri? Var, bunları da sen araÅŸtır, ey sevgili okur!…

VI) ÖZELLEÅžTÄ°RMELERÄ°N ACI GERÇEKLERÄ°

Türk Mühendis ve Mimar Odaları BirliÄŸi (TMMOB) tarafından 13-14 Kasım 2007 tarihinde Ankara'da düzenlenen "Türkiye'de ÖzelleÅŸtirme GerçeÄŸi Sempozyumu"nda, özelleÅŸtirmeye iliÅŸkin çok sayıda dramatik gerçek gözler önüne serildi. Sayın Öztin Akgüç bu vesileyle söz konusu gerçeklere iliÅŸkin bir yazı kaleme almış. Yazısında özelleÅŸtirmelerin Türkiye’ye verdiÄŸi zararlara -doÄŸrudan ya da dolaylı olarak- deÄŸiniyor. Söz konusu zararlar ÅŸunlardır: Ä°ÅŸsizliÄŸin, dış bağımlılığı artırması, döviz kaybı, halkın malının sermaye kesimine aktarılması, kamunun borç yükünün artması, ulusal güvenliÄŸin tehlikeye atılması, ulusal kaynakların ve pazarların yabancıların eline geçmesi.
Sayın Ö. Akgüç’ün yazısı [“ÖzelleÅŸtirme GerçeÄŸi”, Cumhuriyet, 23.11.2007] özetle ÅŸöyle:

Halka gerçek amacından farklı gerekçelerle tanıtılan kavramlardan biri de "özelleÅŸtirme" dir. Türkiye’de özelleÅŸtirmeler; “ekonominin KÄ°T kamburundan ya da kara deliÄŸinden kurtulacağı, devletin temel görevlerini daha iyi yerine getireceÄŸi, hizmet kalitesinin yükseleceÄŸi, yeni teknolojilere yatırım yapılacağı, mülkiyetin tabana yayılacağı, hattâ özelleÅŸtirmenin demokrasinin bir gereÄŸi olduÄŸu” yalanları ile baÅŸlatılmış ve bugüne kadar sürdürülmüÅŸtür. Bütün bunlar insana ünlü bir masalı hatırlatır. Neo-liberalizm, küreselleÅŸme postuna bürünmüÅŸ emperyalizmin aymazlara (gafillere) okuduÄŸu bir masaldır. Acı gerçek ÅŸu ki yaÅŸananlar, söylenenlerin tam tersi olmuÅŸtur: Kamu mülksüzleÅŸtirilmiÅŸ, fakirleÅŸtirilmiÅŸtir. YandaÅŸlara, yabancı kuruluÅŸlara, iÅŸbirlikçilere kaynak aktarılmıştır. Ä°ÅŸsizlik ve dış açık artmış, ekonominin büyüme hızı yavaÅŸlamıştır. Ülkeler emperyalizmin denetimine girmiÅŸtir. Yalnız ülkelerin bugünü deÄŸil, geleceÄŸi de yitirilmiÅŸtir. Bütün bunlar, örneÄŸin Güney Amerika'da görüldü ve yaÅŸandı. Bu ülkelerde, sola dönük partilerin, emperyalizm ve ABD karşıtı parti ve liderlerin iktidara gelmesinde, özelleÅŸtirmenin gerçek ve çirkin yüzünün görülmesinin kuÅŸkusuz büyük etkisi olmuÅŸtur.

Türkiye'ye gelince, ülkemizde özelleÅŸtirme 1986 yılı ile 2002 yılı arasında, 16 yıllık dönemde oldukça yavaÅŸ seyretmiÅŸtir. AKP’nin iktidara geldiÄŸi 2002 yılından günümüze ise büyük bir hız kazanmıştır.

Åžu yadsınmaz bir gerçektir: ÖzelleÅŸtirmenin arkasında emperyalist güçlerin dayatmaları vardır. IMF'ye verilen niyet mektupları, Dünya Bankası kredilerinin kullanım koÅŸulları, Avrupa BirliÄŸi Katılım Ortaklığı Belgesi gibi... Ancak AKP döneminde özelleÅŸtirmelerin hızlanmış olmasının özel sebepleri olduÄŸunu da vurgulamak gerekir. Bunlar Türkiye’nin” kayıpları, katlanmak zorunda bırakıldığı maliyetler” [cd] olmuÅŸtur; iÅŸte söz konusu kayıp ve maliyetler:

i) YandaÅŸlara, destekçilere kaynak aktarma: ÖzelleÅŸtirme politik yandaÅŸlara, akrabaya, yakın çevreye, yerli iÅŸbirlikçilere kaynak aktarma, peÅŸkeÅŸ çekme aracı veya mekanizması olarak kullanılmaktadır. ÇoÄŸu iÅŸletme “yerine koyma maliyeti”nin, hattâ arazi bedelinin altında satılmaktadır. Bazen yerli alıcılar, düÅŸük bedelle aldıkları iÅŸletmeleri, gerçek deÄŸerleri ile satarak havadan inme kâr elde etmektedirler. Alınan yargı kararları ise uygulanamamaktadır.

ii) Bütçe açıklarını az gösterme: AKP'nin övünme kaynaklarından biri mali disiplin, faiz dışı fazla, bütçe açıklarının daralmasıdır. Ancak bütçe gelirleri arasında, 2006-2008 bütçesinde ve bütçe teklifinde toplam 21 milyar YTL üzerinde sermaye transferi görülmektedir. Bu transferlerin ana kaynağı özelleÅŸtirme gelirleridir.

iii) Cari açığın fonlanması: AKP döneminde dış borçları arttıran, gelecekteki krizlerin kaynağını oluÅŸturacak rekor düzeyde cari açık verilmektedir. Cari açık ise esas itibarıyla, sıcak para olarak nitelendirilen, kâr peÅŸinde olan dış kaynaklarla fonlanmakla beraber, diÄŸer bir finansman kaynağını yabancılara satılan kamu varlıkları bedelleri oluÅŸturmaktadır.

iv) ÖzelleÅŸtirme, yabancı güçlerin ve onların yerli iÅŸbirlikçilerinin kamu varlıklarını emme ve ülke üzerinde egemenlik ve baskı kurma aracından baÅŸka bir ÅŸey deÄŸildir.

VII) ÖZELLEÅžTÄ°RMEYE KARÅžI 7400 DAVA

Türkiye’de 22 yıldır (1985-2007) özelleÅŸtirme yapılıyor. Ancak dikkat! Yine 22 yıldır özelleÅŸtirmelere karşı dâvâ açılıyor. Kaç oldu bu dâvâların sayısı? Tam 7 400 dâvâ! Bu 7400 dâvânın çok büyük kısmı idare aleyhine sonuçlandı. ÇoÄŸumuz bunu duymamışızdır. Çünkü Amerikancı-satılmış Holding medyası böyle haberleri ya hiç yazmaz ya da öne çıkarmaz. Çünkü aÄŸababaları AKP hükümetinin, onun yabancı efendilerinin aleyhine hiçbir gerçeÄŸe yer vermez sayfalarında. Attila Ä°lhan boÅŸuna “Türkiye’de basın Türk deÄŸildir” dememiÅŸtir.
Biz bu gerçeÄŸi Ä°stanbul Serbest Muhasebeciler Mali MüÅŸavirler Odası’nın (Ä°SMMMO ), ÖzelleÅŸtirme Ä°daresi , Hazine MüsteÅŸarlığı , Maliye Bakanlığı dokümanlarından ve hükümet programından yararlanarak hazırladığı “Yargı Gölgesinde ÖzelleÅŸtirme ve Yakın Gelecekteki Takvim” baÅŸlıklı raporundan öÄŸreniyoruz.

Åžu anda devam eden dâvâların ana baÅŸlıkları ÅŸunlar: Arsa spekülasyonu, rant yaratma, görevi ihmal, görevi kötüye kullanma, kamu kaynaklarına zarar verme, tekel ve kartel oluÅŸturma, haksız rekabet ortamı yaratma, vergi kaybı. Dikkat ederseniz bunların hepsi benim tespit ettiÄŸim suçlar arasında da yer alıyor. Dürüst isen, aklın yolu bir çünkü!...

Rapor’da yer alan diÄŸer çarpıcı bulgular aÅŸağıda sunulmuÅŸtur:
-1980"lerde "verimliliÄŸin artırılması ve zarar eden KÄ°T’lerin elden çıkarılması” gerekçesiyle belleklere yerleÅŸtirilen özelleÅŸtirmelerin, kârlı KÄ°T’lere de yönelmesi toplumda kuÅŸkulara sebep olmuÅŸtur.

-ÖzelleÅŸtirilmesi gündemde olan Ziraat Bankası ve Halkbank bugün için Hazine’ye en çok kaynak aktaran kurumlar arasında yer alıyor. 2006 yılında Halkbank’tan elde edilen temettü 297 milyon YTL iken, 2007’nin ilk 9 ayında Ziraat Bankası Hazine’ye 1,5 milyar YTL’lik temettü aktarmış bulunuyor (Bankalar özelleÅŸtirince, devlet bu gelirlerden yoksun kalacaktır, cd).

-ÖzelleÅŸtirme Ä°daresi BaÅŸkanlığı’nca gerçekleÅŸtirilen baÅŸarısız ihaleler; SEK , Yem-Sanayii, Orman Ürünleri Sanayi A .Åž. (ORÜS ) ile Sümerbank oldu. 1996 ile 1999 yılları arasında ORÜS’ün 20 iÅŸletmesi satıldı. ÖzelleÅŸtirme öncesinde 2342 çalışanı olan bu iÅŸletmelerin çalışan sayısı özelleÅŸtirmeler sonrasında 261’e düÅŸtü. 20 iÅŸletmenin 15’i tamamen kapatıldı .

VIII) HÜKÜMET NE DÄ°YOR?

Ve AKP Hükümeti!... ÖzelleÅŸtirme sürecinin bütün bu rezaletleri, zararları, yasa-dışılıkları karşısında, acaba AKP Hükümeti ne diyor? Ne diyecek, gayet piÅŸkin, gerçekleri gizleme, vatandaÅŸları yanıltma yoluna baÅŸvuruyor. Yukarda sıraladığım kanıtları görmezden gelerek, bunları çürütme yerine kiÅŸilerin ÅŸahsiyetine saldırıyor. Ä°ÅŸte yeni yetme Devlet Bakanı Ali Babacan’ın sözde savunması:

“Türkiye bir huzur ve istikrar ülkesi haline gelmiÅŸtir. Ekonomi kaynaksız düzelmez. Nereden nereye geldik: 2005'de 10 milyar dolar, 2006'da 20 milyar dolar, 2007'de sadece 4 aylık dönemde bir 10 milyar dolar daha Türkiye'ye doÄŸrudan sermaye getirdik. Buna da kulp takıyorlar. Diyorlar ki ‘Her ÅŸeyi satıyorsunuz.’ Åžimdi ben soruyorum: Diyelim ki TÜPRAÅž'ı özelleÅŸtirdik. TÜPRAÅž'ı alan adam bunu söküp baÅŸka bir yere mi götürdü? Hâlen orada iÅŸçilerimizi çalıştırmıyor mu? Hâlen TÜPRAÅž üretim yapmıyor mu? Türk Telekomu, özelleÅŸtirdik ne oldu? Telefonlar mı kesildi? Önceden mi iyi hizmet veriyordu, yoksa ÅŸimdi mi? Ben açıkça söylüyorum. Bu KÄ°T'leri yıllarca arpalık yapan zihniyet bugün çıkmış ‘Satmayın’ diyor. Niye? ‘Bir fırsat elimize geçerse yine biz arpalık olarak kullanalım’diyor. Yıl 2001, Ziraat Bankasında çalışan iÅŸçi sayısı 45 bin, ÅŸimdi 20 bin. Ne oldu aynı iÅŸ yine yapılıyor. Bunda daha tüyü bitmemiÅŸ yetimin hakkı var.”

Bu yeniyetmeye cevabımı ÅŸöyle veriyorum:

-Sen görüÅŸünü dürüstçe kanıtlama yerine ÅŸahsiyete saldırıyorsun. Bu, bir dedüktif yanıltma olup mantıkta “argumentum ad hominem” (kiÅŸiye yönelik muhakeme) adını alır. Çünkü kanıtları çürütecek yerde, “arpalık peÅŸindesiniz” deyip kiÅŸileri yolsuzlukla itham ediyorsun. Sonra, öyle bile olsa, herkesi aynı kefeye koyman büyük hatâdır. Hiçbir kiÅŸisel çıkar gütmeden ülkenin “özelleÅŸtirme” gibi sorunlarını takip edip ÅŸiddetle eleÅŸtirenler de var.

-Kaynak yaratmaktan söz ediyorsun. Bu sizin yaptığınız kaynak yaratmak deÄŸildir, bu sizin yaptığınız kaynak transfer etmektir. ÖzelleÅŸtirme ile hiçbir kaynak yaratılmıyor, sadece satılan tesislerin sahibi deÄŸiÅŸiyor. Hükümet olarak siz kazanıyorsunuz ama Türkiye kaybediyor, Türk ulusu kaybediyor.

-Bundan baÅŸka, kavram kargaÅŸası yaratıyor, halkı yanıltıyorsun. Türkiye’ye gelen sermayenin büyük kısmı doÄŸrudan sermaye deÄŸildir, “plasman”dır. Çünkü yeni tesis kurmuyor, mevcudu satın alıyor. Türkiye kazanmıyor, yabancı kazanıyor.-TüpraÅŸ’ı ya da baÅŸka bir tesisimizi yabancıya satarsan, doÄŸrudur, tesisin kendisi gitmez. Ama tapusu gider! Tesis yabancı bir ülkenin malı olur, eÄŸer isterlerse söker götürürler de!...

-Telekom’a gelince bu verdiÄŸin örnek de seni haksız çıkarıyor. Çünkü Telekom çok düÅŸük bir fiyatla satılmıştır. Tesisi alanlar kısa bir süre sonra fiyat artışı yapmışlardır. Telekom artık devlete daha az vergi ödemektedir. SaÄŸladığı kâr dövize çevirip dışarı çıkarılmaktadır.

SONUÇ

Türkiye’de özelleÅŸtirme neden böyle oluyor? Neden en ağır suçların, en ağır maliyet ve zararların, yasa-dışı eylemlerin kaynağı oluyor?

Çünkü yapılan özelleÅŸtirmeler bizim ulusal sorun ve ihtiyaçlarımızın bir gereÄŸi deÄŸil. ÖzelleÅŸtirme bir Batı dayatması… O Emperyalizmin ve onun içimizdeki iÅŸbirlikçilerinin hırslarını tatmin ediyor, onların ihtiyacını karşılıyor, bizim deÄŸil, halkımızın deÄŸil. Bu sebeple faydaları onlara gidiyor, zararları ise bize, bizim halkımıza…

Çünkü özelleÅŸtirmeler halk düÅŸmanları tarafından büyük bir fırsat olarak görülüyor, havadan para ve çıkar saÄŸlama aracı olarak kullanılıyor.

Çünkü özelleÅŸtirmeler Atatürk Türkiye’sini yıkmak için bir araç olarak kullanılıyor.

Bundan dolayıdır ki Türkiye’de özelleÅŸtirme yapmak, özelleÅŸtirmelere arka çıkmak “gaflettir, dalalettir, hıyanet”tir.

Bundan dolayıdır ki “Atatürkçüyüm” diyen herkes, özelleÅŸtirme uygulamasına karşı çıkar.

Sivil ya da asker, Atatürkçü olmanın hakikî ölçütü budur.

Ancak güneÅŸ balçıkla sıvanmaz. Güney Amerika’da olduÄŸu gibi, Türkiye’de de özelleÅŸtirmenin “gerçek ve çirkin yüzü” örtülemez, gizlenemez hale gelmektedir. Çok geçmeden Atatürkçü, Emperyalizm karşıtı, vatansever iktidarların önü açılacaktır. Marifetlerinin hesabı da, baÅŸta AKP iktidarı olmak üzere ilgili diÄŸer hükümetlere ve onlara uÅŸaklık eden bürokratlara mutlaka sorulacaktır.

 

Bu Makale 15787 defa okunmuþtur.
POSTA TEŞKİLATI 1852’DE ÖZE
YÖNETMEK
REKLAM KAVGASI
OKYANUSYA
İHANETİ GÖRDÜM
OSMANLI´DA İLK GREV TELGRAFHAN
ÖZGECAN’LAR ÖLMESİN… MÜ
ÅžEHÄ°RLERARASINDAKÄ° Ä°LK Ä°ÅžÃ
AKLIMIZ KUYUYA MI DÜŞTÜ?
POSTA MEMURLUÄžUNDAN SADRAZAMLIÄ
DESTANIN ADI ÇANAKKALE
EMO 2016 RAPORU
İLK TÜRKÇE TELGRAFIN 156. YIL
MAHKEME KAPILARINDA
ÖZELLEÅžTÄ°RMELERDEN SONRA CARÄ
YASALAR-ARAÅžTIRMACILAR.
ZAMANA YENÄ°LMEK
MANASTIRLI HAMDÄ°’YÄ° UNUT
CRM Ä°LE HÄ°ZMET KALÄ°TESÄ°NÄ° A
TELEPATÄ°’YE EMPATÄ°
MAKALELERİN TAMAMINI GÖRÜNTÜLE
 
  Copyright © 2006-2011 Telekomcular Dernegi
Web sitesinde yer alan yazi,resim ve materyaller izinsiz kullanilamaz,kopyalanamaz!