Deprecated: mysql_connect(): The mysql extension is deprecated and will be removed in the future: use mysqli or PDO instead in /home/umitseno/telekomculardernegi.org.tr/ayarlar.php on line 7

Deprecated: mysql_escape_string(): This function is deprecated; use mysql_real_escape_string() instead. in /home/umitseno/telekomculardernegi.org.tr/ayarlar.php on line 24

Deprecated: mysql_escape_string(): This function is deprecated; use mysql_real_escape_string() instead. in /home/umitseno/telekomculardernegi.org.tr/makaledetayi.php on line 21

Deprecated: mysql_escape_string(): This function is deprecated; use mysql_real_escape_string() instead. in /home/umitseno/telekomculardernegi.org.tr/makaledetayi.php on line 24

Deprecated: mysql_escape_string(): This function is deprecated; use mysql_real_escape_string() instead. in /home/umitseno/telekomculardernegi.org.tr/makaledetayi.php on line 27
BİLGİ ÇAĞI BİREYİNİN BAŞI BULUTA DA ERİŞTİ | Telekomcular Derneği
 
BİLGİ ÇAĞI BİREYİNİN BAŞI BULUTA DA ERİŞTİ / Tarih: 2012-04-09

Prof.Dr. Osman COÅžKUNOÄžLU

Bilgi Çağı’nın yaratıcı tahribatlarından (creative destruction) birisi daha, bireyin özel yaÅŸamında kiÅŸisel bilgisayarının gerekliliÄŸini giderek azaltan ve mobilitesini artıran bulut biliÅŸim ile gerçekleÅŸiyor. Masa başındaki bilgisayarının, hatta dizüstü bilgisayarının baÄŸlarından özgürleÅŸmiÅŸ birey, zaten internet sayesinde oturduÄŸu yerden dünyanın her tarafındaki bilgiye, eÄŸlenceye eriÅŸebilirken, akıllı telefonları ve tabletleri tamamlayan bulut biliÅŸim sayesinde ÅŸimdi hareket halinde de bunu yapabiliyor. Sadece yaÅŸamı deÄŸil, beyni ve biliÅŸsel (cognitive) yapısı da deÄŸiÅŸiyor. Åžimdiden genç beyinlerin internet nedeniyle derinlemesine düÅŸünme, odaklanma ve okuma yerine,  aynı anda çok iÅŸlem yapma, (multitasking) ama sığ ve odaklanmaktan yoksun olmasının sonuçları görülürken, bulut biliÅŸim bu biliÅŸsel yapı deÄŸiÅŸikliÄŸini daha da pekiÅŸtirecek.  Genç beyinlerdeki bu dramatik deÄŸiÅŸiklikten yakınmak veya kaygılanmak yerine, Bilgi Çağı’nın bu kaçınılmaz deÄŸiÅŸimini anlamak ve eÄŸitimden eÄŸlenceye, iÅŸ ortamından hukuka kadar, bireyin yaÅŸam dünyasının yeniden tasarlanması gerekiyor.  

Bilgi çağının en önemli karakteristiÄŸi, bireyin bilgisinin sahip olduÄŸu ile deÄŸil, eriÅŸebildiÄŸi ile sınırlı olmasıdır. Ä°nternet sayesinde, gerek iÅŸimizle ilgili bilgiye gerekse özel yaÅŸamımızda bilmek istediklerimize oturduÄŸumuz yerden bilgisayarımızdan eriÅŸebiliyorduk. Akıllı telefonları ve tabletleri tamamlayan bulut biliÅŸim sayesinde ÅŸimdi hareket halinde de, her yerde ve her zaman bunu yapabiliyoruz.

Kurum ve kuruluÅŸlar için bulut biliÅŸim, hiç deÄŸilse ÅŸimdilik, bir tercih konusuyken, bireyler için günlük yaÅŸamın bir parçası haline geldi bile. Ä°ster eÄŸlence için olsun, isterse iÅŸimizle ilgili olsun, çoÄŸumuzun e-postası, videoları, müzik ve kitapları artık bulutta. Özellikle gençlerin ve çocukların yaÅŸama yaklaşımının bu nedenle, olgun yaÅŸtakilere göre çok farklı olması kaçınılmaz bir gerçek. Bu farklılık, ürün ve hizmet geliÅŸtirmekten, eÄŸitime ve hukuka kadar, yaÅŸamın hemen her boyutunda yeni paradigmalara ihtiyaç gösteriyor. Bu nedenle, yaÅŸama 21. Yüzyılda katılanların beyinlerinde, dolayısıyla davranışlarında ne gibi farklılıklar olduÄŸu ve ne gibi yeni becerilere ihtiyacı olduÄŸu önemli bir araÅŸtırma konusu.

Hem biliÅŸsel (cognitive) hem de nöroloji bilim alanında, özellikle sosyal medya ortaya çıktıktan sonra, 21. Yüzyıl bireyinin davranış ve doÄŸası üzerine birkaç yıldır yoÄŸun araÅŸtırmalar yapılıyor. Hızla internette gezen ve birden fazla ağın sürekli parçası olan genç beyinlerin derinlemesine düÅŸünme, odaklanma ve okuma yerine, ayni anda çok iÅŸlem yapan (multitasking) ama sığ ve odaklanmaktan yoksun olduÄŸu, bu araÅŸtırmaların genel bir bulgusu. Sürekli çevrimiçi olan, müzikten, baÅŸka bir bireye kadar, eriÅŸmek istediÄŸine hemen eriÅŸebilmeye alışmış bireyin yaÅŸamdaki baÅŸarısı hakkında olumlu düÅŸünenlerle, olumsuz düÅŸünenlerin hemen hemen eÅŸit sayıda olması ilginç. Yani, 21. Yüzyıl bireyinin geleceÄŸi hakkında tam bir belirsizlik var.

Bu belirsizliÄŸin iki temel nedeni var. Birincisi, 21. Yüzyıl bireyinin internet teknolojisinden olumsuz etkileneceÄŸini tahmin edenler ile olumlu düÅŸünenlerin üzerinde birleÅŸtiÄŸi gerçek: Sonucu belirleyecek olan, bireyin içinden geçeceÄŸi eÄŸitim sürecidir. Yine üzerinde görüÅŸ birliÄŸi olan bir saptama da, eÄŸitimin radikal bir deÄŸiÅŸimden geçmesinin gerekli olduÄŸudur.

Ä°kincisi, internetin ortaya çıkardığı teknolojiler ve yenilikler böylesine hızlı geliÅŸirken, ileriye dönük varsayımlar ve tahminler çok farklı olabildiÄŸi için, ÅŸimdiki genç beynin nasıl bir deÄŸiÅŸimden geçeceÄŸi de doÄŸal olarak araÅŸtırmacıdan araÅŸtırmacıya önemli farklar yaratabiliyor. Zaman içerisinde teknolojinin etkisinin nasıl bir evrimden geçeceÄŸi üzerine, ekonomist Simon Kuznets’in kuramına baÅŸvurabiliriz. “Kuznets EÄŸrisi” diye bilinen bu kurama göre, yeni teknolojinin etkisi 3 aÅŸamadan geçer. Ä°lk aÅŸamada, birey kendi düÅŸünce yeteneÄŸini adeta adeta yeni teknolojiye teslim etmiÅŸtir, dolayısıyla net toplumsal etki negatiftir; yani yeni teknolojinin neden olacağı olumsuzluklar, olumlu sonuçlardan daha fazladır. Zamanla bir denge oluÅŸur ve sonraki aÅŸamada, net toplumsal etki sıfırdır. Son aÅŸamada ise, hem teknolojinin kendisi hem uygulama ortamı ve kuralları olgunlaÅŸmış ve daha akıllı olmuÅŸtur, hem de bireyin teknoloji ile iliÅŸki kurması daha olgun ve bilinçlidir, dolayısıyla net toplumsal yarar pozitiftir; yani, yeni teknolojinin neden olacağı olumsuzluklar, olumlu sonuçlardan daha azdır. Bulut biliÅŸim gibi radikal geliÅŸmelerin sürekli olabildiÄŸi bu teknolojik devrimin daha birinci aÅŸamasında olduÄŸumuzu kabul edebiliriz. Dolayısıyla, önümüzdeki aÅŸamaların olumlu sonuçlar vermesi için teknoloji ve uygulama ortamının evrimini incelemek gerekir.

Åžimdi bu iki belirleyici unsuru biraz daha açalım ve hem Türkiye’deki duruma bakalım hem de önerileri sıralayalım.

EÄŸitim

Ä°nternet ve bulut biliÅŸimin yarattığı ortam, yaÅŸam tarzı ve bireyin davranış biçimi, eÄŸitimde çok radikal deÄŸiÅŸiklikler gerektiriyor. Bu deÄŸiÅŸikliklerin odak noktası teknoloji deÄŸil pedagojidir. Yani, okullarda hangi teknolojiyi kullanmak gerekir sorusu yerine, ÅŸu sorular öncelik taşıyor: Neyi, nasıl ve hangi ortamda öÄŸretmeli; bilgi çağının becerileri neler olmalı? Firmalarda baÅŸarılı bilgi iÅŸlem uygulamaları veya kamuda e-devlet uygulamaları için önce iÅŸ süreçlerinin yeniden tasarlanması gerektiÄŸini biliÅŸimciler iyi bilir. Benzer bir anlayış burada da geçerli.

Pedagojik soruların yanıtı ÅŸu anda aÅŸikar deÄŸil; fakat, araÅŸtırılması öncelikli bir konudur. Yanıtların olgunlaÅŸmasını beklemek gerekmez. AraÅŸtırmalar sürerken, eldeki bilginin herhangi bir teknolojik uygulamadan önce dikkate alınması, zaman içerisinde de hem araÅŸtırmaların yeni bulgularına göre hem de uygulamalardan gelen bilgilere göre geri beslemelerle düzeltilmesi gerekir.

Ülkemizde FATÄ°H adı altında, ne bütçesi ne de ayrıntıları bilindiÄŸi için “proje” niteliÄŸi olmayan, çok önemli bir giriÅŸim baÅŸladı. Fakat, bu giriÅŸimde teknoloji tamamen ön plana çıkmış durumda. Gerçekten, biliÅŸim sektörü için son derecede önemli ve yararlı, bulut biliÅŸimin inovatif uygulamalarının da ortaya çıkacağı bir giriÅŸim olduÄŸu anlaşılmaya baÅŸladı. BiliÅŸime yararlı katkıları olacağı görülen FATÄ°H giriÅŸiminin, eÄŸitim ve öÄŸretim için yararlı olup olmayacağını söylemek zor. Her ne kadar MEB tarafından “2 yıldır konu üzerinde araÅŸtırma ve çalışma yapıyoruz” deniyorsa da, 2010’da yayımlanan “MEB Stratejik Plan 2010-2014” belgesinde konu ile ilgili herhangi bir bilgi yer almadığı için bu iddia havada kalıyor. Ayrıca, paydaÅŸlar (öÄŸretmen, idareci, öÄŸrenci ve veliler) tamamen devre dışı bırakılmış durumda. Hatta, Ocak ayında bir pilot ilde yapılan araÅŸtırmada paydaÅŸların büyük bir kısmının FATÄ°H giriÅŸiminin adını bile duymadığı ortaya çıktı. Bu durumun hızla düzeltilmesi, paydaÅŸları da katan ve gerekli araÅŸtırmaları üniversitelerimizle birlikte gerçekleÅŸtiren yoÄŸun bir çalışmaya ihtiyaç var.

Teknoloji ve Ortamının Evrimi

Ä°nternetin baÅŸlattığı teknolojik devrimin nasıl bir evrimden geçeceÄŸi bu yazının konusu deÄŸil. Burada, bu evrimin bulut biliÅŸim aÅŸamasındaki ortamı ve gerekleri üzerine saptamalara yer vereceÄŸiz. Ä°nternet nedeniyle var olan, fakat bulut biliÅŸim ile daha da keskinleÅŸen, birbiriyle iliÅŸkili iki unsur güvenlik ve hukuktur.

Güvenlik

Güvenlik hem birey için hem de buluttaki verilerimiz için önemli bir konu.

Birey ile ilgili olarak da iki konu var: Genç beyinleri zararlı sitelerden korumak için internetin güvenli kullanımı; ikincisi, gencin sahtekarlık gibi istismarlara ve saldırılara karşı korunmasını içeren mahremiyet ve kiÅŸisel verilerinin korunması. Çocuklarımızı zararlı sitelerden merkezi bir koruma sistemi, hem merkezi otoritesi olmayan internetin dağıtık ve kiÅŸiye özel olma doÄŸasına ters düÅŸen hem de bireysel özgürlüklere ve tercihlere saygısız bir uygulamadır. Bu konularda yapılması gereken fakat ülkemizde yapılmayan iki uygulama vardır: Birincisi, gerek anne-babaları gerekse çocukları genel, sürekli ve yoÄŸun bir bilgilendirme ve bilinçlendirme kampanyası; ikincisi, hazır bekleyen KiÅŸisel Verilerin Korunması kanun taslağını, bulut biliÅŸimin yarattığı yeni durumları ve tehditleri de göz önüne alarak yasalaÅŸtırmaktır.

Bulut ile ilgili güvenlik konusu ise, verilerimize baÅŸkalarının eriÅŸip ya yok etmesi ya da çalması tehditlerini içeriyor. Kurum ve kuruluÅŸlar bu konuda kısmen de olsa bulut hizmeti veren ile profesyonel bir sözleÅŸme yapabilir; fakat, bireyler tamamen hizmeti verenin insafındadır. Dolayısıyla, bulut ile ilgili mevzuat hızla geliÅŸtirilmeli. Ülkelerde bulut ile ilgili mevzuatı incelemiÅŸ olan bir araÅŸtırmaya göre, Türkiye 24 ülke içerisinde 17. sırada yer alıyor. Gerekli mevzuatın bir an önce çıkarılarak bu durumun da düzeltilmesi gerekiyor.

Hukuk

Ä°nternet, hukuk konusunda tam bir kaos yarattı. Bulut biliÅŸim bu kaosu daha da büyütecek. Yasalara aykırı bir durumda bilinen yöntemlerle internete uygulanacak bir yasaklama veya sınırlama, çoÄŸu zaman kolayca aşılabiliyor. Ayrıca, Avrupa Adalet Divanı kararında da görüldüÄŸü gibi, fikri mülkiyet ihlali durumunda bile internetin filtre uygulaması ile sınırlanmasına, uluslararası hukuk izin vermiyor. Bu konuda yasa çıkarmak isteyen ABD yönetimi güçlü ve etkin bir direniÅŸ ile karşılaÅŸtı ve ÅŸimdilik geri adım attı. Ülkemizde ise eriÅŸim engellenmesine yol açan 5614 sayılı kanunun sakıncaları 5 yıllık uygulamada ortaya çıktı. Kanunda bir deÄŸiÅŸiklik tasarısı bakanlıkta bekliyor. Bu deÄŸiÅŸikliÄŸin bir an önce çıkması, hakim ve savcıların eÄŸitimi, bu konudaki davalara Ä°stanbul, Ankara ve Ä°zmir’de belirlenmiÅŸ mahkemelerin bakması için gerekli düzenlemelerin bir an önce yapılması gerekiyor.

Hukuk konusunda diÄŸer bir önemli konu da Anonymous gibi haktivistlerin ve Korsan Parti’lerin ortaya çıkmasına neden olan sansür, telif ve fikri mülkiyet konuları. Gerek ulusal gerekse uluslararası platformlarda üç güç odağı bir mücadele içerisinde: firmalar, devletler ve toplum. BiliÅŸim sektöründeki firmalar ile eÄŸlence sektöründeki firmalar arasındaki güç mücadelesini ÅŸimdilik internetin özgürlüÄŸünü savunan biliÅŸim sektörü kazandı ve interneti sınırlayıcı yasa tasarıları (SOPA ve PIPA) ABD’de ertelendi, uluslararası anlaÅŸma da (ACTA) ciddi bir direniÅŸle karşılaÅŸtı. Devletler arasında, bir yandan Ä°ran gibi interneti tamamen kontrol altına almak isteyen ülkelerle bu kontrolü delmeye çalışan ABD arasında bir mücadele varken, diÄŸer yandan da Rusya ve Türkiye gibi interneti kontrol edecek uluslararası bir otorite oluÅŸmasını savunan ülkeler ortaya çıktı. Oysa, bu konuda sınırlayıcı yasalar ve merkezi otoriteler yerine, eÄŸitim, bilinçlendirmek ve yeni bir paradigma etrafında uzlaÅŸmak gerekiyor.

Sonuç

Avusturyalı ekonomist Joseph Schumpeter’in “yaratıcı yıkıcılık” (creative destruction) kuramı, önce internet ÅŸimdi de bulut biliÅŸim ile kendini gösteriyor. Steve Jobs son konuÅŸmalarında kendi firmasının “her ev için” diye baÅŸlattığı kiÅŸisel bilgisayarların tabletlerden sonra yok olacağını açıklamıştı. Nitekim HP bazı ürünlerini üretmekten vaz geçme stratejisini açıkladı. Akıllı telefonlar ve tabletler, bulut biliÅŸim ile beraber sadece bazı teknolojileri tarihe gömmüyor. Bu teknolojiler kurum ve kuruluÅŸlarda olduÄŸu kadar bireylerde de çarpıcı etkiler yaratmaya baÅŸladı. Özellikle bireylerdeki etkiler, yaÅŸamın birçok boyutundaki var olan kural ve uygulamaların tarihe gömülmesini ve yenilerinin geliÅŸtirilmesini gerektiriyor. Ne bu etkileri tam olarak biliyoruz ne de yok edilip yerine konacakları. Zaten bu etkiler ve yeni paradigmalar herhangi bir determinizm sonucu kendiliÄŸinden deÄŸil, tarihte yaÅŸanmış her devrimde olduÄŸu gibi, ilgili güç odaklarının mücadelesi sonucu ÅŸekilleniyor. Ne var ki, bu mücadelede en gözetilmesi gereken birey, en maÄŸdur durumda. Çünkü, devrimin getirdiÄŸi yeni teknolojiler konusunda doÄŸal olarak en az bilgi sahibi olan sıradan yurttaÅŸtır. Dolayısıyla, bireyin maÄŸdur olmasını önlemek için hem devlet hem de firmalar karşısında toplumsal yararı savunmak için sivil toplum kuruluÅŸlarına önemli görevler düÅŸüyor.

 

Bu Makale 3494 defa okunmuþtur.
POSTA TEŞKİLATI 1852’DE ÖZE
YÖNETMEK
REKLAM KAVGASI
OKYANUSYA
İHANETİ GÖRDÜM
OSMANLI´DA İLK GREV TELGRAFHAN
ÖZGECAN’LAR ÖLMESİN… MÜ
ÅžEHÄ°RLERARASINDAKÄ° Ä°LK Ä°ÅžÃ
AKLIMIZ KUYUYA MI DÜŞTÜ?
POSTA MEMURLUÄžUNDAN SADRAZAMLIÄ
DESTANIN ADI ÇANAKKALE
EMO 2016 RAPORU
İLK TÜRKÇE TELGRAFIN 156. YIL
MAHKEME KAPILARINDA
ÖZELLEÅžTÄ°RMELERDEN SONRA CARÄ
YASALAR-ARAÅžTIRMACILAR.
ZAMANA YENÄ°LMEK
MANASTIRLI HAMDÄ°’YÄ° UNUT
CRM Ä°LE HÄ°ZMET KALÄ°TESÄ°NÄ° A
TELEPATÄ°’YE EMPATÄ°
MAKALELERİN TAMAMINI GÖRÜNTÜLE
 
  Copyright © 2006-2011 Telekomcular Dernegi
Web sitesinde yer alan yazi,resim ve materyaller izinsiz kullanilamaz,kopyalanamaz!